Blog

  • Trump saat 12.00’yi işaret etti! “Hamas esirleri bırakmazsa Gazze’ye ne olacağını bilmiyorum”

    Trump saat 12.00’yi işaret etti! “Hamas esirleri bırakmazsa Gazze’ye ne olacağını bilmiyorum”


    ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’da basına açıklamalarda bulundu. Gazze‘de esirlerin bırakılmasıyla ilgili ne beklediği sorusuna Trump, “Saat 12.00’de ne olacağını bilmiyorum. Bana kalsa çok sert bir tavır takınırdım. İsrail‘in ne yapacağını söyleyemem.” yanıtını verdi.

    HAMAS’I SÖZÜNDE DURMAMAKLA SUÇLADI

    “Ben farklı bir tavır takınırdım ama duruma bağlı.” diyen Trump, esirlerin teslimi konusunda Hamas’ı sözünde durmamakla suçlarken, “Ama şimdi anlıyorum ki tamamen değiştiler. Hamas tamamen değişti. Şimdi yine rehineleri serbest bırakmak istiyorsunuz ama bunun esirleri serbest bırakmayacağız demeleriyle başladığını görmelisiniz.” ifadesini kullandı.

    thumbs_b_c_ebaec11115e089693d9735c4c9ce2432

    “Hamas’a esirleri bırakmak için cumartesi öğlen 12.00’ye kadar izin verdiğinin” altını çizen Trump, Hamas’ın elindeki tüm rehinelerin serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.

    Trump ayrıca, Hamas’ın elinde tuttuğu esir kadınlara kötü davrandığını, serbest bırakılan esirlerin kötü göründüğünü söyledi.

    15 Şubat’ta yapılacak esir takasının 6. turunda 3 İsrailli esire karşılık 369 Filistinli esirin serbest bırakılması bekleniyor.

    AA-20250214-37056081-37056062-ATESKESIN_ARDINDAN_GAZZEDE_GUNLUK_YASAM

    HAMAS, ESİR TAKASINI ASKIYA ALMIŞTI

    Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde, 15 Şubat’ta gerçekleştirilmesi beklenen esir takasının “İsrail’in ateşkes anlaşmasındaki taahhütlerini yerine getirmemesi” sebebiyle askıya alındığını bildirmişti.

    Hamas’ın yaptığı açıklamada, askıya alma kararının esir takasından 5 gün önce duyurulduğu, böylece ara bulucu ülkelere, İsrail’e ateşkes maddelerine bağlı kalmasını sağlayacak baskıyı kurma fırsatı verildiği belirtilmişti.

    ABD Başkanı Donald Trump ise Gazze’deki tüm esirlerin cumartesi günü öğle vaktine kadar serbest bırakılmaması halinde ateşkesin iptal edilmesi gerektiğini söyleyerek, “Sonra kıyamet kopsun.” ifadesini kullanmıştı.

    İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrailli esirler serbest kalmazsa “ateşkesin biteceği ve şiddetli saldırılara başlayacakları” tehdidinde bulunmuş ve orduya Gazze içine ve çevresine takviye birlik gönderilmesi talimatı vermişti.

    Hamas, 13 Şubat’ta ara bulucu ülkelerin İsrail’in ateşkes anlaşmasıyla ilgili engellerini kaldırma taahhüdü üzerine, anlaşma kapsamında esir takasını uygulamaya devam edeceğini duyurmuştu. (AA)Bu içerik Enes Çırtlık tarafından yayına alınmıştır





    Source link

  • Apple’da güvenlik açığı tespit edildi! İphone sahiplerine uyarı yağdı…

    Apple’da güvenlik açığı tespit edildi! İphone sahiplerine uyarı yağdı…


    Ortaya çıkan ciddi güvenlik açığı, Toronto Üniversitesi’ndeki Munk Okulu’ndan The Citizen Lab uzmanı Bill Marczak tarafından tespit edildi. Marczak, açığın kullanıcı verilerinin güvenliğini tehdit ettiğini ve büyük bir risk oluşturduğunu belirtti. Bu açık, siber saldırganların kişisel verilere erişmesine olanak tanıyabiliyor.

    thumbs_b_c_7e99dd874ff4561c61de31d4a54b427f

    AÇIĞIN ÇALIŞMA PRENSİBİ

    Apple, iOS 11.4.1 sürümüyle USB Kısıtlama Modu’nu tanıtmıştı. Bu özellik, yetkisiz USB cihazların kilitli bir cihaza bağlanmasını engellemek amacıyla geliştirilmişti. Özellikle adli bilişim uzmanları ve yasal merciler tarafından kullanılan GrayKey gibi cihazların, iPhone‘lara erişmesini engellemeyi amaçlıyordu. Ancak yeni tespit edilen bu açık, deneyimli siber saldırganların bu önlemi aşmasına olanak sağlıyor.

    thumbs_b_c_6180b0581e717ca719143a4240dfc6c9

    KİMLER RİSK ALTINDA?

    Apple’ın güvenlik bültenine göre, bu tür saldırılar daha çok gazeteciler, muhalifler, iş dünyası liderleri ve politikacılara yönelik gerçekleştiriliyor. Açığın fiziksel erişim gerektirdiği belirtilse de, Apple bu zafiyetin ileri düzey siber saldırılarda kullanılabileceği için tüm kullanıcıların dikkatli olması gerektiğini vurguluyor.

    thumbs_b_c_722020a1242c50b61245d2e2adc0d5f2

    APPLE INTELLİGENCE HATASI VE GİZLİLİK ENDİŞELERİ

    iOS 18.3.1 güncellemesi, güvenlik açığının yanı sıra beklenmedik bir Apple Intelligence hatasını da beraberinde getirdi. Güncelleme sonrası, Apple Intelligence otomatik olarak etkinleşmiş ve daha önce devre dışı bırakmış olan kullanıcılar için endişe yaratmış. Apple, gizliliğe verdiği önemi tekrar vurgulasa da, kullanıcıların ayarlarını kontrol etmeleri gerektiğini belirtiyor.

    thumbs_b_c_1922663ed14a7fd5825da60ef44f584e

    ŞU ADIMLARI İZLEYEREK APPLE INTELLİGENCE’I DEVRE DIŞI BIRAKABİLİRSİNİZ:

    Ayarlar menüsüne gidin

    Apple Intelligence ve Siri seçeneğini açın

    Apple Intelligence’ı devre dışı bırakın

    Neden Hemen Güncelleme Yapmalısınız?

    Apple, bu güvenlik açığının halihazırda aktif olarak siber saldırganlar tarafından kullanıldığını doğruladı. Güvenlik uzmanı Adam Boynton, bu açıktan yararlanan saldırganların cihaz üzerinde tam yönetim yetkisi elde edebileceğini ve kullanıcı adına yetkisiz işlemler gerçekleştirebileceğini belirtti. Bu yüzden, güvenliğiniz için iOS 18.3.1 güncellemesini bir an önce yapmanız büyük önem taşıyor.

    thumbs_b_c_a2cf6c572f03bfe9da54733c97b3b480





    Source link

  • Erdoğan’dan CHP’deki ön seçimle ilgili çarpıcı yorum: “3’lü masa kurup, birbirlerini yemeye başladılar”

    Erdoğan’dan CHP’deki ön seçimle ilgili çarpıcı yorum: “3’lü masa kurup, birbirlerini yemeye başladılar”


    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; Malezya, Endonezya, Pakistan ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilerin sorulanı yanıtladı. AK Parti’deki kongre süreci ile yaşanacak değişimlerle ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti olarak kongrelerimizi her zaman yenilenme ve tazelenme için fırsat olarak gördük.” dedi.

    CHP’YE TEPKİ: “3’LÜ MASADA BİRBİRLERİNİ YEMEYE BAŞLADILAR”

    CHP’de cumhurbaşkanı adaylığı için yapılacak olan ön seçimle ilgili soruya da yanıt veren Erdoğan, “CHP’li belediye başkanları, kendi aralarında şu anda savaşıyorlar. Belediye başkanlarıyla kendi içlerinde üçlü masa kurdular. Bakalım onun sonucu ne olacak? Öyle anlaşılıyor ki masada bu üç kişi de birbirini yemeye başladı. Vatandaş hizmet beklerken, bunlar siyasi ikbal peşinde koşuyor.” diye konuştu.

    Erdoğan, “İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak gelir mi?” sorusuna da yanıt verdi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:

    Sizleri en kalbi duygularımla, saygıyla selamlıyorum. 10 Şubat günü başladığımız Malezya, Endonezya ve Pakistan ziyaretlerimizi tamamlamış bulunuyoruz. Bizim için her biri ayrı öneme sahip, bu üç dost ve kardeş ülkede şahsıma ve heyetime gösterilen eşsiz hüsnü kabul, bizi ziyadesiyle memnun etti. Türkiye’den binlerce kilometre ötede milyonlarca kişinin sergilediği içten teveccüh, hiç şüphesiz milletimizle olan gönül bağının somut göstergesidir. Malezya’da tarafıma takdim edilen fahri doktora, değerli kardeşim Enver İbrahim’le birlikte, yaklaşık 3000 kişiye yaptığımız hitap, Endonezya ve Pakistan’da resmi misafirperverliğin ötesinde halkın bizleri bağrına basması, hafızalarımıza adeta kazınmıştır. Her üç ülke ile kardeşlik ilişkilerimizin nişanesi olarak elektrikli aracımız TOGG’u muhataplarımıza hediye etmekten memnuniyet duyduk. Bu turumuz aynı zamanda, 2019 yılında başlattığımız Yeniden Asya Girişimi kapsamında kıta ile iş birliğimizi güçlendirme irademizi fiiliyata döken ziyaretler oldu. Ziyaretimin ilk ayağı olan Malezya’da 2022 yılında tesis ettiğimiz kapsamlı stratejik ortaklığımızı Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey organizmasıyla mücehhez etme konusunda Sayın Enver İbrahim’le mutabık kaldık. Savunma sanayii ve teknoloji başta olmak üzere birçok farklı alanda 11 mutabakata imza attık. İlişkilerimizin geleceğine ışık tutacak ortak bildiriyi kabul ettik.

    thumbs_b_c_5dadf517f1f983ac6e093b8563e7767d

    Kıymetli basın mensupları, 2014 yılında Başbakanlığım döneminde, Malezya’yla belirlediğimiz 5 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaştık. Artık 10 milyar doları hedefliyoruz. Toplam 1,5 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşan Endonezya ekonomisinin önümüzdeki 10 yıl içerisinde dünyanın en büyükleri arasına girmesi bekleniyor. Biz de Endonezya’nın altyapı ihtiyaçlarına katkı sunmak ve savunma sanayii gibi sektörlerde ortak üretim dahil, iş birliğimizi geliştirmek istiyoruz. Ticaret hacmimizi 10 milyar dolara çıkarma hususunda değerli kardeşim Cumhurbaşkanı Prabowo’yla ortak irademizi birlikte teyit ettik. Ayrıca bu iki ülke ile ticaret hacmimizi dengeli ve sürdürülebilir şekilde arttırmak için atılabilecek adımları değerlendirdik. Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği ASEAN’la kurumsal ilişkileri geliştirmeyi hedefliyoruz. 2017 yılından bu yana sektörel diyalog ortağı olduğumuz ASEAN’ın, diyalog ortağı da olabilmek nihai hedefimizdir. Bu bağlamda ASEAN’a ev sahipliği yapan Endonezya ve dönem başkanı Malezya’ya ASEAN’dan beklentilerimizi anlattık. Hem Malezya hem Endonezya’nın ülkemize gereken desteği vereceğine inanıyorum.

    Endonezya ile gerçekleştirdiğimiz ilk Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantımızda 12 mutabakat metni imzalandı. Sanayi İşbirliği Ortak Komitesi kurulmasını kararlaştırdık. Pakistan ziyaretimde ise 7. Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantımızı icra ettik. Madencilikten enerji dönüşümüne, askeri iş birliğinden savunma sanayiinde ortak üretime, ticaretten tarıma 24 belgeye imza attık. Müstesna ilişkilerimizin ruhuna uygun kapsamlı bir ortak bildiriyi kabul ettik. Konsey mekanizmasının bilhassa savunma, güvenlik ve istihbarat boyutu itibarıyla daha da güçlendirilmesi amacıyla ilave bir ortak daimi komite daha kurulmasını kararlaştırdık. Cumhurbaşkanı Sayın Asıf Ali Zerdari ve Başbakan Şahbaz Şerif’le görüşmelerimde Pakistan’la ikili ticaret hacmimizi 5 milyar dolar hedefine ulaştıracak adımları da ele aldık. Tedarik, satış ve ortak üretim dahil, Pakistan’da yürüttüğümüz projeleri ilerletme hususunda irademizi teyit ettik. Tüm muhataplarımla görüşmelerimde Gazze ve Suriye başta olmak üzere, uluslararası meseleleri etraflıca değerlendirdik. Bilhassa Birleşmiş Milletler, G8 ve İslam İşbirliği Teşkilatı nezdindeki ortak adımlarımızı gözden geçirdik. Filistinli kardeşlerimize verdiğimiz güçlü desteği sürdürme konusunda tam bir mutabakat içinde olduğumuzu gördüm. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen Filistin Devleti’nin tesisi için, birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Değerli kardeşim Başbakan Sayın Enver İbrahim, Cumhurbaşkanı Sayın Prabowo Subianto, Başbakan Sayın Şahbaz Şerif ve Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari’ye gösterdikleri son derece samimi misafirperverlik için tekrar teşekkürlerimi ifade ediyorum. Bu düşüncelerle aldığımız kararların ve yaptığımız istişarelerin ülkelerimiz için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Şimdi sizleri dinlemek isterim.

    gdsgsg

    SORU – 3 önemli Asya ülkesinde ziyaretlerimiz oldu. Gördük ki, ülkemiz ve liderliğiniz hakkında büyük muhabbet söz konusu. Türkiye, güvenilir bir ortak ve müttefik olarak görülüyor. Asya Müslümanları ile Osmanlı’dan kalan ilişkimizi güçlendirerek, yeni sistemin inşa edilmesinde anahtar ülkelerden biri olacağız inşallah. Batı hakimiyeti sona ererken, Türkiye’nin Asya perspektifini nasıl değerlendirirsiniz?

    Gerek Enver İbrahim kardeşim gerek Prabowo Subianto gerekse Pakistan’daki muhataplarımız, hepsinin de ifade ettiği bir konu var; Osmanlı. “Siz Osmanlı’nın devamısınız. Biz sizi böyle görüyoruz.” diyorlar. Bu da bizleri gerçekten ayrı bir dünyaya, duygusallığa itiyor. Onlar bizi çok iyi anlıyorlar, ama biz kendimizi maalesef anlayamıyoruz. Sıkıntı burada. Bu seyahatte de Malezya’daki durumu gördünüz. Hele hele Endonezya’yı gördünüz. Aynı şekilde gezimizin son durağı Pakistan’ı gördünüz. Bize yönelik bu teveccüh, durup dururken olan şeyler değil. Çok açık net söyleyeyim, ecdadımızın kıymetli mirası bizim en önemli zenginliğimiz. Bizlere bütün iltifatlar Osmanlı’nın mirası üzerinden geliyor. Onların bu büyük mirası olmasaydı, herhalde bize bu iltifatlar, bu yaklaşımlar yapılmazdı. Bu iltifatlar ecdadın bize bıraktığı mirasından kaynaklanıyor. Türkiye’nin etkinliği arttıkça hem Doğu hem Batı dünyasında bizlere ilgi de aynı nispette çoğalıyor ve çoğalacak. Bundan hiç endişeniz olmasın. Türkiye’nin hem bölgesinde hem dünyada söz sahibi olmasından, gönül coğrafyamızda yaşayan kardeşlerimiz de çok çok memnun. Biz iki farklı medeniyet, iki farklı dünya arasına çok sağlam bir gönül köprüsü inşa ediyoruz. Atalarımız, Asya’nın kültürünü, irfanını Avrupa içlerine kadar taşıyarak yaşadığımız toprakları bizler için yurt haline getirdiler. Şimdi biz, buralarda yaşıyoruz. Bizler de onların mirasını yere düşüremez, yüzümüzü sadece bir yöne çeviremeyiz. Biz, her iki kültürü de tanıyor, biliyor ve izlerini taşıyoruz. Bu nedenle bizim için Doğu, Batı, Kuzey, Güney fark etmez. Hazreti Mevlana’nın tariflediği üzere, pergelimizin bir ayağı Anadolu’da ve Trakya’da sarsılmaz bir biçimde sabittir. Diğer ayağımızla da bizler iyilik ve güzellik götürmek için cihanı dolaşırız. Türkiye’nin Asya ile ilişkilerinde, tarihsel bağlar ve kültürel konular noktasında çok farklı bir dönemi yaşıyoruz. Bunu zenginleştirerek de yaşamaya devam edeceğiz.

    “ASYA’DAKİ MÜSLÜMAN ÜLKELERLE İLİŞKİLERİMİZİ HER GEÇEN GÜN ARTIRACAĞIZ”

    Batı hakimiyetinin azaldığı ve Asya’nın stratejik ağırlığını artırdığı bir dönemde, Türkiye’nin Asya perspektifi de önem kazanıyor. Asya’daki Müslüman ülkelerle ilişkilerimizi her geçen gün güçlendirmek suretiyle ekonomik, sosyal ve siyasi bağlarımızı pekiştirmek gayretindeyiz. Müslüman Asya ülkeleri ile iş birliklerimizi çoğaltarak, kalkınma ve refah alanındaki fırsatların sayısını da böylece artırabiliriz. Önümüzdeki bu fırsatları değerlendirerek ülkelerimizin küresel bir güç haline gelmesi için ortak iradeye de sahibiz. Bu irademizi de asla kaybetmeyeceğiz. Bu arada bölge ülkeleriyle geliştirilecek ekonomik, ticari ilişkilerin hem Türkiye’yi hem de Asya ülkelerini güçlendireceğinden herhangi bir şüphe duymuyoruz. Bölge ülkelerine Türkiye’nin güvenilir bir ülke olduğunu, işte bu seyahatlerle yanımızda beraber götürdüğümüz iş adamlarımızla gösteriyoruz. Oralarda iş adamlarıyla yapılan toplantıların da ikili görüşmelerin de tabii ki neticeleri bulunuyor. Hamdolsun bunları da başarılı bir şekilde ortaya koyuyoruz.

    SORU- Malezya Başbakanı Enver İbrahim’in özellikle sizin için kullandığı ve liderliğinize vurgu yaptığı ifadeler çok dikkat çekti. Bu turda gittiğiniz diğer ülkelerde de hem ülke liderleri hem de kamuoyunda bizler de benzer bir durumu gözlemledik. Şimdi başta Gazze olmak üzere, İslam dünyasının lideri olarak sizlere atfedilen bu sorumlulukla İslam dünyasına vermek istediğiniz mesajlar ne olur?

    Şunu açık net söylememiz lazım. Gazze bizim yüreğimizde bir sızı. Gazze içimizde bir yara. O sızıyı dindirmek, o yarayı kapatmak için canla başla çalışıyoruz, çalışmak durumundayız. Maalesef İslam dünyası hala bu konuda toplu bir adım atamadı. Yürekler toplu vursun diye beklerken, bunu sağlayamadık. Bu konudaki eksikliklerimizi gidermek, yüklerimizden kurtulmak, bagajlarımızı da boşaltmak zorundayız. Gazze’de yaşananları hep beraber gördük, gördünüz. İşte bu akşam televizyon ekranlarında bir şey dikkatimi çekti. Katar iş makinelerini Gazze’ye gönderiyor. Büyük ihtimalle bu iş makinelerini herhalde Mısır’dan satın aldılar. Bu iş makinelerini Gazze’ye aktarıyorlar. Oradaki hafriyatları iş makineleriyle herhalde derleyip toparlayacaklar. Başka çare yok. Aynı durum Suriye’de de geçerli. Suriye’de de iş makinelerine ciddi manada ihtiyaç var. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’yla yaptığımız görüşmede de bunları konuştuk. Onların da talebi bizden bu. Dışişleri Bakanımız, İstihbarat Başkanımız onlar da oraya gittiklerinde aynı durumu tespit ettiler. Yoğun bir şekilde iş makinelerine ihtiyaç var ve bu iş makineleriyle oradaki bütün o hafriyatları kaldıralım, ondan sonra da süratle yeniden inşa ve ihya çalışmalarına Suriye’de ve Gazze’de başlayalım. Oradaki zalimler malum, din dil ırk fark etmeksizin acımaksızın oradaki insanların üzerlerine yürüyorlar. Netanyahu’nun son Amerika seyahati herhalde bizlere bir şeyler anlatıyor. Bütün bu olayların sonunda bakıyorsunuz ki, yine ortada din meselesi ciddi manada ayırıcı bir etken oluyor.

    TRUMP-PUTİN ZİRVESİ

    “Ateşkes yapıldı” denilmesine rağmen ortada hala ateşkese dair bir emare göremiyoruz. Şimdi, beşinci safhanın adımı atılacak. Bu beşinci safhada acaba durum ne olacak? Biz onu da izliyoruz. Temennimiz, beklentimiz odur ki beşinci safhada hiç olmazsa bu ateşkes olması gerektiği gibi, sağlam bir şekilde sağlansın. Birleşmiş Milletler’den beklediğimiz bu. Dün gece ABD Başkanı Donald Trump’ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile 1,5 saatlik görüşmesinin neticesi ne olacak, bunu da özellikle bekliyoruz. Bu görüşmeden inşallah iyi niyetle beklediğimiz bir netice alınabilirse, o zaman dünya çok daha farklı bir adımı atmış olur.

    thumbs_b_c_ccd25dae516a6914d17926d4eea180b1

    SORU- ABD Başkanı Donald Trump ile bugüne kadar sizin iletişiminiz ve ilişkileriniz iyi oldu. Dünyadaki birçok sorunun çözümüne de birlikte katkıda bulundunuz. Geldiğimiz noktada Trump’ın Gazze’ye yönelik açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Gazze’de kalıcı barışın olması, soykırımın durması açısından Filistin ve Gazze meselesinde ABD yönetimi ile Türkiye bir ortak strateji geliştirebilir mi?

    “ABD YANLIŞ HESAPTA”

    Amerika Birleşik Devletleri maalesef bölgemizle ilgili yanlış bir hesap yapıyor. Bu coğrafyanın tarihini, değerlerini, birikimini hiçe sayan bir yaklaşım içinde olmamak gerekir. Bu coğrafyada çekilen acılar yokmuş gibi davranmak, ABD’ye bir şey kazandırmaz. Siyonistlerin yalanlarına, itibar edip bu coğrafyanın ayarlarıyla oynamak mevcut yaraları kanatmaktan başka bir işe yaramaz. Bu yol yanlış bir yol. Ülkesinde hala hakkındaki yargı süreci devam eden Netanyahu’nun söylediklerine inanmak, bölgeyi kana bulamaktan başka bir işe yaramıyor. Bunu da çok açık net gördük. Bu özlenen barışı getirmez, aksine çatışmaları daha da derinleştirir, kanı ve gözyaşını artırır. İsrail için, kendi çıkarından daha önemli bir şey yoktur. Tarihe bakın, kendilerine devlet kurduran ülkelerle dahi bunlar ters düştü. Sayın Trump’tan seçimden önce verdiği vaadi yerine getirmesini bekliyoruz. Yeni bir savaşı değil, barışı inşa edecek adımlar atmalıdır. Bu bölgede ‘ben yaptım oldu’ yaklaşımına yer yoktur. Gazze’deki durum gerçekten son derece hassas ve karmaşık bir noktada. Gazze’de yaşananlar, uluslararası hukuk ve insan hakları açısından büyük tepkilere yol açmaktadır. Bu konuda adil bir çözüm arayışı her zaman ön planda olmalıdır. Filistin halkının, korunması ve adil bir çözüm bulunması açısından hakkaniyetli bir yaklaşım, bizim için çok çok önemli. Türkiye her zaman Filistin’in haklarını savunmuş ve uluslararası arenada bu meseleye dikkat çekmiştir. Sağlanan ateşkeslerde Türkiye’nin çabaları inkar edilemez. Tüm bu çabalar ortadayken, Gazze ve Filistin konusunda hakkaniyetli bir çözüme ulaşmak amacıyla stratejiler de geliştirilebilir. Bu adımlar ancak Filistin halkının benimseyeceği ve gerçekten adil bir çözüm önerileceği koşullar altında atılabilir. Gazze’deki soykırımın sona ermesi ve kalıcı bir barış için tüm ülkelerin iş birliği yapması, sağduyu ile hareket etmesi gerekmektedir. Kalıcı bir barışı sağlamak için uluslararası toplumun ve özellikle büyük güçlerin yapıcı bir tutum sergilemesi çok önemli. Barışa giden yolda her türlü iş birliği ve strateji olumlu bir adım olarak değerlendirilse de esas olan Filistin halkının haklarının korunması ve onlara adil bir yaşam sunulmasıdır. Ancak süreç ‘kıyamet kopsun’ gibi ifadelerle ve katil Netanyahu’nun hayallerini süsleyen, Gazzelilerin sürgün edilmesi gibi yanlış planlarla sağlıklı bir şekilde ilerleyemez. Gazze’den Filistin halkının çıkarılması kabul edilemez. Hiçbir Müslüman ülkenin kabul etmeyeceği bu plan Gazze ve Filistin halkının haklarını hiçe saymaktadır. Bu tür bir yaklaşım uzun vadeli kalıcı barışın sağlanmasına katkı sağlamaz, aksine çatışmaları körükler.

    “HER TÜRLÜ BARIŞA YÖNELİK STRATEJİYE ORTAK OLURUZ”

    Uluslararası toplumun, insan haklarını ve insani yardımı gözetmek yerine siyasi hesaplarla hareket etmesi bu bölgedeki krizleri de derinleştirir. Bütün bu yaraların onarılması da 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin Devleti’nin varlığının kabulüyle mümkündür. Gerçek bir barış, ancak her iki tarafın da haklarının tanındığı, eşitlik ve adaletin sağlandığı bir temel üzerinde inşa edilmelidir. Bu temel üzerine inşa edilecek her türlü barışa yönelik stratejiye ortak oluruz.

    thumbs_b_c_76b0a23e60098175190467111f05878d

    SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, ABD ve İsrail’in tehcir açıklamaları esir takası tamamlansa dahi daha büyük bir katliamın geleceğini mi gösteriyor? Bu tehcir zorlamasında bölgesel bir savaş riski görüyor musunuz?

    Özellikle bu tehciri kabul etmek mümkün değil. Bu tamamen bir vahşet olur. Buna yönelik de zaten dünya siyasetinde vicdan sahibi, gerçekten olumlu yaklaşım içerisinde olanlar hep bunu söylüyorlar. Dünya, gür bir sesle “barış ve kardeşlik” dediği müddetçe o savaş çıkmaz. İsrail ise bölgesel savaşı istemeye devam edecektir ancak bu onların yararına olmayacaktır. Kandan ve gözyaşından beslenen bir yönetim şu anda İsrail’de işbaşında. Gazze’de son İsrail katliamları başladığı günlerde koşa koşa İsrail’in yanında yer almaya çalışanların bugün gerçeği görmeye başladığını da gözlemliyoruz. Zalimlerin en karakteristik özelliği açık söyleyeyim korkak olmalarıdır. Karşılarında güçlü bir irade gördüklerinde de bunlar sinerler. O güçlü iradenin oluştuğuna ben şahsen inanmak istiyorum. Toplumların vicdanı, liderlerin kararlılığı ile birleşmeli ve bu zalimler inşallah kaçacak yer aramalıdır. Biz bunu sağlamak için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz. Çelikten irademizi yok etme kudreti Allah’ın izniyle kimsede yoktur. Bu saate kadar Hamas’ın verdiği sözlere sadık kalarak süreci ilerlettiğini de açık net görüyoruz. Burada her zaman olduğu gibi sözüne güvenilmeyen taraf İsrail yönetimidir. İsrail ordusunun çekildiği bölgelerde Filistinlilere ait evleri yıktığı, arazileri kullanılamaz hale getirdiğini biliyoruz. Gazze’de ateşkes devam ederken İsrail’e ait insansız hava aracının Gazze şeridinin güneyindeki Refah kentinin doğusunu bombaladığı ve bir Filistinlinin şehit olduğunu da biliyoruz. Gazze’deki Sağlık Bakanlığı, İsrail’in 19 Ocak’ta varılan ateşkes anlaşmasından bu yana Gazze şeridinde doğrudan düzenlediği saldırılarda 92 Filistinlinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Tüm bunlar İsrail yönetiminin ateşkesi kalıcı hale getirmek amacında olmadığını bize açık ve net gösteriyor. Amerika’nın cesaretlendirmesiyle yeni ve daha büyük bir katliam stratejisi gütmesi, İsrail’in de daha büyük kayıplar vermesine sebep olacaktır. 15 aydır ağır abluka ve bombardıman altındaki Gazze’den gelen esir takası görüntüleri Hamas’ın psikolojik olarak güçlü olduğunu gösteriyor. ABD yönetimi de İsrail yönetimini bilmiyorum daha ne kadar şımartır. ABD halkı ülke ekonomilerinde kara bir delik olan İsrail’in savaş maliyetini daha ne kadar üstlenir bunu da göreceğiz. Esir takası sonrası yaşanacak olası gelişmeler dikkatle izlenmeli ve barış için yeniden bir araya gelme çabaları sürdürülmelidir. Gazze’deki durum oldukça hassas ve her durumda gerginliğin artma riski bulunmaktadır. Bu nedenle her iki tarafın da sağduyuyla hareket etmesi ve barışçıl yollar araması büyük önem taşımaktadır.

    SORU: Suriye geçiş dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Ankara’da bir görüşmeniz olmuştu. Suriye’nin yeniden ihyası, inşası, güvenliğin ve birliğin sağlanması için zamana ihtiyacı var. Türkiye de Suriye yönetimine, ülkenin düze çıkması için gereken desteği sağlıyor. Fakat bu bir zaman alacak. Problemlerden bir tanesi var ki zamana bırakılmaması gerekiyor. Bu da PKK meselesi. Ahmed Şara sizinle yaptığı görüşmede PKK terör örgütüne yönelik hangi adımları atacağına ilişkin bilgi verdi mi? Siz Suriye’de PKK’ya silah bıraktırılması konusunda nasıl bir takvim öngörüyorsunuz?

    Suriyeliler, ülkelerinin geleceğine karar verme konusunda tüm takdir hakkına sahiptir, yetki kendilerindedir. 61 yıl boyunca halkına zulmeden Baas Rejimi yıkıldı. Şimdi Suriye, yeniden birliğini kurma noktasında adımlarını atıyor. Allah yar ve yardımcıları olsun. Bunun için Türkiye olarak biz de Suriye halkına, bugüne kadar olduğu gibi, destek vermeye devam edeceğiz. Suriye’de birliğin ve istikrarın sağlanması için yönetimin, Suriye’nin tamamını kontrol etmesi bir gerekliliktir. Hele hele terör örgütlerinin, Suriye topraklarındaki varlığı hem komşumuz Suriye’nin hem de bizim için bir tehdittir. Kolay değil, 911 kilometrelik sınırımız var ve bu sınırı bizler kendi bölgemizden, hatta Suriye tarafından korumak durumundayız. Suriye yönetiminin terör örgütleriyle mücadelede kararlı olduğunu görüyoruz.

    “SURİYE’DE KENDİLERİNE YER YOK”

    Suriye’de şimdiden birçok silahlı oluşumun kendilerini feshettiğini de görüyoruz. Terör örgütleri, Suriye’de kendilerine yer olmadığını anlamalılar. Bunun altını çiziyorum. Yoksa onlara bu gerçeği anlatmak için harekete geçmekten biz de çekinmeyiz. Suriye’deki durum her geçen gün aydınlığa kavuşuyor ve sorunların çözümü kolaylaşıyor. Karmaşık ve zorlu bir süreç artık geride kaldı diyebiliriz. Çünkü diyalog kuran, halkına dost bir yönetim artık iktidarda. Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile yapılan görüşmelerde Suriye’nin yeniden inşası ve ülkenin birliği için atılması gereken adımlar hakkında kapsamlı bir değerlendirme yaptık. Türkiye’nin, Suriye’de barış ve istikrar sağlama konusundaki kararlılığı bölgedeki tüm aktörler için de büyük önem taşıyor. Suriye’nin kuzeyinde ülkemiz için tehdit unsuru olan terör örgütlerine barınma imkanı, yaşama şansı vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Şara yönetimine de bu konuda net tavrımızı belli ettik. Suriye’nin terör örgütlerine karşı atacağı adımların neler olacağı ve nasıl bir takvim çerçevesinde ilerleyeceği belli. Görüşmemizde terör örgütlerine karşı atılacak adımlar üzerine bilgi alışverişinde bulunduk, terör örgütlerine de en net şekilde uyarılarımızı yaptık. Ya bu sese kulak verecekler ya da bırakmadıkları silahlarla onları inlerine gömeceğiz. Bölgedeki tüm gelişmeleri yakından takip ediyor, anında reaksiyon gösteriyoruz. Suriye yönetimi ile güven duygusu ve iş birliğimiz tam. Bu da süreçlerin hızlanmasına yardımcı oluyor. Türkiye’nin, Suriye’deki bu tür gelişmeleri dikkatle takip etmesi ve zamanında müdahale etmesi yaşanabilecek olumsuz sonuçların önlenmesi açısından çok çok önemli. Suriye’nin geleceği ve toprak bütünlüğü için atılacak adımlar, sadece Suriye’nin iç durumu değil aynı zamanda Türkiye’nin güvenliği ve bölgedeki tüm aktörlerle olan ilişkileri açısından büyük önem taşımakta. Terör örgütlerine karşı en küçük bir tahammülümüz yok. Meseleyi çözecek adımları atmaya başladığımızda kimsenin bizi oyalamasına, zaman kazanmaya çalışmasına da fırsat vermeyiz.

    SORU: Ziyaret ettiğiniz üç ülkenin liderlerine TOGG hediye ettiniz. Liderlerin TOGG’a olan ilgisi ve beğenisi, Türkiye’nin otomotiv sektöründeki başarısı ve yenilikçi yaklaşımını da ortaya koymuş oldu. Bu bağlamda, Malezya, Endonezya ve Pakistan gibi ülkelere TOGG’un ihracatı ve bu pazarlarda konumlandırılması konusunda somut adımlar atılması planlanıyor mu? TOGG’un bu ülkelerde üretimi veya ortak girişimi gibi iş birlikleri gündeme gelebilir mi?

    TOGG bizim için bir final değil, bir başlangıçtır. Otomotiv dünyasına attığımız güçlü bir adımdır. Bu yolda daha çok mesafe almamız gerekiyor ve bu mesafeleri de alacağız. Otomobilimizi hangi lider görse, test etse övgü dolu ifadelerini işitiyoruz. Malezya’da, Endonezya ve Pakistan’da da bunun benzeri oldu. Hepsi de aracı ve sunduğu konforu çok beğendiler. TOGG’un sektördeki yerini sağlamlaştırıp yoluna devam edeceğinden hiç şüphemiz yok. TOGG yalnızca Türkiye için değil, dünya genelinde de rekabetçi bir oyuncu olma potansiyeline sahip. Malezya, Endonezya ve Pakistan gibi ülkelerle TOGG’un ihracatı ve bu pazarlardaki konumlandırılması konusunda somut adımlar atılması oldukça önemli. Bu tür iş birlikleri sadece Türkiye’nin otomotiv endüstrisini güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda bu ülkelerle olan ticari ilişkileri de şekillendirir. Öncelikle TOGG’un bu ülkelerde piyasaya sunulması, daha sonra da üretimi veya ortak yatırım fırsatları elbette gündeme gelebilir. Nitekim Pakistan, ülkelerinde üretim yapılması konusunu da gündeme getirdi. Bunlar önemli adımlardır. TOGG’un yurt dışında konumlandırılması sadece otomotiv sektörü açısından değil, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası prestiji ve ekonomik ilişkileri için de yeni bir kapı açacaktır. Bu bağlamda iş birlikleri ve ortak yatırım fırsatlarını değerlendirmek, her iki taraf için de kazançlı bir duruma dönüşebilir. İnanıyorum, Türkiye’nin otomobili TOGG, ülkemizin küresel markası da olacaktır. Çin başta olmak üzere Asya ülkelerinin elektrikli otomobil konusunda ne kadar başarılı olduklarını biliyoruz. Nitekim Çinli bir firmayla anlaşma yaptık. Manisa’da bir fabrika kurma teşebbüsleri var. İmzaları İstanbul’da Dolmabahçe’de attık. Yine Çin’in bir diğer markasının da Samsun’da bir fabrika kurma teşebbüsleri var. Bu konuda çalışmalar devam ediyor, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Fatih Kacır da takibini yapıyor. Her ikisi de dünya çapında ciddi markalar. Bu araçların Manisa ve Samsun’da üretilmesi Türkiye’deki otomotiv sektörüne çok farklı bir hava getirecektir. TOGG’un iç piyasada yakaladığı başarıyı, otomotivdeki bu ivmeyi sürdürmekte kararlıyız. Türkiye TOGG ile adeta dünyaya sesleniyor ve ‘Biz de varız, buradayız ve güçlüyüz’ diyor.

    SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, biraz iç politikaya döneceğim. AK Parti’nin kongresine sayılı günler kaldı. Ankara’da “Parti yönetiminizle aynı zamanda acaba kabinede bir değişiklik olacak mı?” gibi konuşmalar, tartışmalar var. Siz hep bayrak yarışı dediniz buna. En çok merak edilen konu nasıl bir kabine olacak, nasıl bir A takımı olacak? Bir de bu A takımı sizin aynı zamanda seçim takımınız olacak gibi bir yorum yapılıyor. Öyle mi efendim?

    Sahaya nasıl bir takım süreceğiz, bunu benden öğrenmek istiyorsunuz. Hiçbir hoca, takımı okumadan sahaya sürmez. Bizler de şu anda üzerinde çalışıyoruz. İşte İstanbul’u gördünüz, nasıl bir coşku vardı. Bu coşkunun yanında nasıl bir yapılanma orada gerçekleştirdik. İstanbul’da da aynı kadroyla sahaya çıkmadık. Gerek ana kademede gerek gençlik ve kadın kollarında güzel bir kadroyu yeni il başkanımızla beraber sahaya sürdük. Şimdi de bir taraftan ayın 23’ünde gerçekleştireceğimiz kongre için hazırlığımızı yapıyoruz. Orada da gerek ana kademeden, gerek kadınlardan, gerek gençlerden oluşan dinamik bir yapıyı kuracağız. Bu dinamik yapıyla da inşallah tüm Türkiye’nin demografik yapısını göz önünde bulundurarak bir liste hazırlayacak ve siyaset arenasına inşallah sunacağız. AK Parti olarak kongrelerimizi her zaman yenilenme ve tazelenme için fırsat olarak gördük. Her kongremiz AK Parti ve Türkiye için önemli dönüm noktaları da olmuştur. Çünkü partimizi ve ülkemizi yöneten kadrolarımızı Büyük Kongrelerimizle belirledik. Bu süreçleri de her zaman bir makam yarışı olarak değil, hizmet aşkıyla yanan kadrolar arasında bayrak yarışı olarak gördük. Amacımız her zaman, partimizi daha ileriye taşımak ve hizmet anlayışımızı güçlendirmek oldu.

    **SORU: CHP’de de Cumhurbaşkanı adayı belirlemek için oldukça hararetli bir süreç işliyor. Hafta sonu da CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la bir araya geldiler, bir toplantı yaptılar ve sonrasında da bir birlik mesajı vermek üzere üç ismin içerisinde bulunduğu bir fotoğraf paylaştılar. Bu noktada Mansur Yavaş’la Ekrem İmamoğlu arasında adaylık yarışını, kıyasıya rekabeti siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu durum CHP’de bir bölünmeyle mi sonuçlanır yoksa ana muhalefet tek lider adayı arkasında buluşur mu? Yine buna ek olarak, CHP lideri Özgür Özel’in bir açıklaması oldu. “Eğer Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak gelirse bu bir sonraki seçim Erdoğan için referandum haline gelir” dedi. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?

    “KİME NE TÜR BİR SİYASİ YASAK GELİR VEYA GELMEZ DERDİM DEĞİL”

    Kime ne tür bir siyasi yasak gelir veya gelmez her şeyden önce bu benim derdim değil. Bu yargının konusudur, bunların takibini yargı yapar. Eğer birisi suç işlediyse, yargı bunun değerlendirmesini yapar, cezasını verir. Kaldı ki Tayyip Erdoğan, zaten belediye başkanı iken bu konuda malum 10 ay bir cezaya çarptırılmış ve 4 ay 10 gün cezaevinde yatmış bir belediye başkanıdır. Sayın Genel Başkanın bunu örnek göstererek konuyu ifade etmesi doğru bir şey değil. Demek ki, bu işlerden hakikaten çırak çıkacak. CHP’li belediye başkanları ise, kendi aralarında şu anda savaşıyorlar. Ne benim, ne arkadaşlarım bu konuda herhangi bir meselesi yoktur. Biz şu anda işimize bakıyoruz. Biz yatırımlarımıza bakıyoruz. Bütün bunlarla beraber partimizin bünyesindeki o diri yapıyı aynı şekilde devam ettirmeye bakıyoruz. Şu anda da arkadaşlarımdan memnunum. Hepsi görevinin başındadır. Parlamentodaki birliklerini, beraberliklerini korumak suretiyle de yola devam ediyorlar.

    1737969127845thumbs_b_c_8c49821d0b82c9180e8073079f918d0f

    KILIÇDAROĞLU’NUN ‘HANÇER’ ÇIKIŞI

    Hatırlayın, meşhur hançer olayının hemen öncesinde CHP içinde kaynayan kazanı anlattığımızda bunlar ne demişlerdi? Tamamen birlik içerisinde olduklarını asla aralarında bir ayrılığın olmadığını söylemişlerdi. Peki, sonra ne oldu? Gizli zoom zirvelerinde Sayın Kılıçdaroğlu’nun sırtına hançeri kim saplayacak, onun planlarını yaptılar. Hatırlayın, ülkenin Cumhurbaşkanı olmasını istedikleri, karşımıza çıkarttıkları kişiyi, birkaç ay içinde yetersiz dahi ilan ettiler. Şimdi hançer kimin elinde ve kimin sırtına saplanacak doğrusu bunu da bilmiyoruz. Bu onların sorunu. Yeni zoom zirveleri yapılıyor mu, kulislerde hangi fısıltılar yankılanıyor ve bu konuda da kim, kimi nasıl vuracak, ben bunları bilemem. Böyle bir derdim de yok. Bunların dertleri hiçbir zaman millete hizmet olmadığı için, hep birbirlerinin kuyusunu kazmakla meşguller. Allah bu milleti inanın CHP’den korudu. Ya bunlar yerel yönetimlerin bazılarında iş başına geldikleri gibi ülkenin başına gelseydiler halimiz nice olurdu? Ana muhalefetin masa kurmaya ne kadar meraklı olduğunu geçen seçimlerde gördük. Şimdi de belediye başkanlarıyla kendi içlerinde üçlü masa kurdular. Bakalım onun sonucu ne olacak? Öyle anlaşılıyor ki masada bu üç kişi de birbirini yemeye başladı. Vatandaşım, bu kişilerin yönettiği belediyelerin durumuna bakarak Türkiye’yi yönetemeyecekleri kararını süratle verecektir. Daha kendi gündemlerine karar veremeyenlerin, dünya gündemini okuyarak Türkiye’nin çıkarlarını korumasını beklemek yanlış olur. Bizim seçim diye bir gündemimiz, derdimiz yok. Bunlar yatıyor, kalkıyorlar, “seçimde seçim, seçimde seçim” diyorlar. Peki niye seçim? Türkiye’de böyle bir sıkıntı yok ki. AK Parti Teşkilatı, Genel Başkanı ve adayı ile yarın seçim olacak gibi hazırlık yapıyor. Bunu gündemde bulundurmak, kaşımak kesinlikle bizim planımızda, programımızda yok. Ankara’da yollar çamurdan yürünmüyor. Sokaklar sahipsiz köpeklerden geçilmiyor. Aynı şey İstanbul için de geçerli. Orada da aynı durum söz konusu. Vatandaş hizmet beklerken, bunlar siyasi ikbal peşinde koşuyor.

    thumbs_b_c_b490bc82cdf4a5dcdf39cb7a16adb961

    SORU: CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sizin Manisa’da yaptığınız bir konuşmaya atıfta bulunarak katıldığı televizyon programında 2023 yılı Kasım ayında yapılan CHP kurultayı için “şaibe” iddiasını gündeme getirdi. Ardından bu konuyla ilgili Bursa’da bir soruşturma başlatıldı. Söz konusu soruşturma kapsamında yetkisizlik kararı verilmesiyle Ankara Cumhuriyeti Başsavcılığı tarafından aynı konuda yürütülen bir soruşturma olduğu ortaya çıktı. Tüm bu gelişmeler çerçevesinde CHP’de yaşanan kurultay tartışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

    “ÜÇ MAYMUNU OYNUYORLAR”

    Bunlar ifade ettiğim gibi bizim sorunumuz değil. Bunlar tamamıyla yargının sorunu. Eğer ben bir siyasi parti lideri, Cumhurbaşkanı olarak bunları muhatap alırsam, benim gündemimi işgal ederse bu beni küçük düşürür. Böyle bir şeyi kabul etmem mümkün değil. Şunu açık net söyleyeyim ki bütün bunlar tamamıyla yargının konusudur. Bununla ilgili yargı nasıl bir tasarrufta bulunur, onu da vereceği kararla görürüz. Bunlar, CHP’nin yeni yönetimi ile eski yönetimi arasındaki kavganın yansımaları. Ancak oradaki çarpık ilişkiler ağı, siyaset kurumunun tümünü olumsuz etkiliyor. Meseleye dahil olan herkes CHP kurultayında neler yaşandığını biliyor. Ama “görmedim, duymadım, bilmiyorum” diyerek üç maymunu oynuyorlar. Halbuki gördüler, duydular, yaşadılar, biliyorlar. Konu, yargıya da intikal etti. İddiaların yargı tarafından araştırılması sonucu, birçok gerçeğin ortaya çıkması muhtemel. Görüyorsunuz partinin bir önceki Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da “şaibe yoktur” diyemiyor. Sadece mevcut CHP yönetiminin açıklama yapması gerektiğini söylüyor. CHP yönetimi ise iplikleri pazara çıkmasın diye konuya hiç temas etmiyor. Bakalım oradaki kötü kokular nasıl bir çukurdan geliyor?

    BOLU’DAKİ YANGIN FACİASI

    SORU: Bolu Kartalkaya’daki otel yangını faciasından hareketle acaba yapısal bir adım atmaya olan ihtiyacı nasıl değerlendiriyorsunuz? Örneğin AFAD benzeri Türkiye genelinde sadece belediye ölçeğine bırakılmayan daha kapsamlı bir itfaiye teşkilatının kurulması gibi. Aynı zamanda gerek kamu tesisleri, hastaneler başta olmak üzere gerekse yine vatandaşın yoğun konakladığı bu tesislerde alınacak ilave önlemler noktasında bakanlıkların çalışması sizin verdiğiniz direktifle belli bir aşamaya geldi mi? Ve en önemlisi merkezi yönetimle yerel yönetimin sorumluluk ya da yetki sınırlarına ilişkin de bazı belirsizlikler de olduğu tartışma konusu. O noktada da bir adım atılacak mı?

    Her şeyden önce Bolu Kartalkaya’daki yangın faciasında yaşamını yitiren kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına bir kez daha başsağlığı diliyorum. Kartalkaya’daki olay çok çok hazin. Bolu’da canımızı yakan bu olayın aydınlatılacağından kimsenin şüphesi olmamalıdır. Benzerinin yaşanmaması için ne yapılabilir, nasıl bir eksik bu felakete neden oldu, hangi tedbirleri almalıyız? Tüm bu soruların yanıtı verilecek. Bir düzenleme gerekliyse mutlaka yapılacak. Zaten Meclis’imiz şu anda biliyorsunuz bir araştırma komisyonunu kurmuş vaziyette. Oradaki araştırma tedbirleri konusunda inanıyorum ki bu komisyonun vereceği rapor, bizler için de yol gösterici olacaktır. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına gerekli önlemler alınması son derece önemli. Konuya yaklaşımda bir zihniyet değişimine gitmemiz şart. Yangın güvenliği konusunda yeni kriterlerin getirilmesi, oteller, kamu binaları, hastaneler ve plazalar gibi riskli alanlar için kritik bir adım olacaktır. Bu tür yerlerde yangın güvenliği standartlarının arttırılması ve düzenli denetimlerin yapılması hem can güvenliğini sağlamak hem de mal kaybını önlemek açısından gerekli. Yerel yönetimlerin ve merkezi idarenin yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi de çok çok önemli. Yerel yönetimler kendi bölgelerindeki yangın güvenliği önlemlerini alırken, merkezi idare de bu uygulamaların denetimini sağlamalıdır. Hükümetin bu tür olayların ardından yangın güvenliği konusunda bakanlıklar aracılığıyla yapacağı çalışmalar da son derece mühim. Hem yerel yönetimlerin hem de merkezi idarenin iş birliği yaparak yangın güvenliği alanında etkili bir strateji geliştirmesi ve uygulaması toplumun güvenliği için kaçınılmazdır. Yargıya intikal eden olayda sorumluların hepsinin hesap vermesi için ne gerekiyorsa bunu yapacağız. Ülke ekonomimizin lokomotiflerinden turizm sektörümüzün bu gibi felaketlerle yara almaması için devlet olarak ne gerekiyorsa bunu da yapacağız.

    SORU: Gerek Gazze ve Suriye gibi gündemler dolayısıyla gerekse iç politikada aciliyet kesbeden gündemler dolayısıyla bir süredir yeni anayasa gündemdeki ağırlığını yitirmiş gibi gözüküyor. Hem bu süreçle ilgili bilgi vermenizi rica edeceğim, hem de seçimden önce seçime de tesir edecek bir yeni anayasa sürecine Türkiye girer mi?

    Her şeyden önce anayasa konusu gündemde, üst sıralarda yerini alıyor. Bu konu biliyorsunuz bizim her zaman gündemimizde. Türkiye’nin yeni anayasa ihtiyacı gerçeğini unutmadan çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye’yi değişen dünyada geride bırakan, ayağına pranga olan anayasanın yenilenmesi gerektiğini anlatmaya da devam edeceğiz. Uzlaştırıcı, birleştirici, özgürlükçü, toplumun tüm kesimlerini kuşatan sivil bir anayasa temel hedeflerimizden biridir. Daha önce de söylediğimiz gibi biz bu anayasa meselesini gündem kaygısıyla değil gerçek bir ihtiyaç olduğu için gündemimizde tutuyoruz. Yeni ve sivil bir anayasa, Türkiye’nin geleceği açısından büyük bir öneme sahip. Bu süreci sadece hukuki bir belge oluşturmaktan ibaret görmüyoruz. Sivil anayasayı 22 yılda Türkiye’ye kazandırdığımız demokratik değerleri, insan haklarına dair kazanımları ve bireysel özgürlükleri garanti altına almak olarak görüyoruz. Konunun zaman zaman gündemdeki ağırlığını kaybetmesi yeni bir anayasaya olan ihtiyacı azaltmıyor. Aksine bu süreç seçimlerden önce gündeme gelerek toplumda daha fazla tartışma ve katılım oluşturabilir. Seçim öncesi bir yeni anayasa süreci hem siyasi partilerin hem de toplumun bu konudaki görüşlerini ortaya koyması açısından oldukça önemli olacaktır. Türkiye’nin çeşitliliği ve dinamik toplumsal yapısı göz önüne alındığında yeni bir anayasa hazırlığı, toplumun geniş kesimlerinin ihtiyaçlarını dikkate alan kapsayıcı ve adil bir çerçeve oluşturmak için kritik bir fırsat sunacaktır. Toplumun tüm kesimleri, yeni anayasayı, Türkiye’nin geleceği için bir fırsat olarak değerlendirmelidir. Bu süreç sadece siyasi bir araç değil, aynı zamanda toplumsal barış ve dayanışma için de önemli bir adım olabilir. Halkın desteği ve katılımıyla Türkiye’nin ihtiyaçlarına yanıt veren bir anayasa taslağının oluşması bu arada mümkündür. Cumhur İttifakı olarak bu konudaki samimiyetimizi her fırsatta somut örneklerle gösterdik. Aynı hassasiyeti Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan diğer siyasi partilerden de bekliyoruz.
    Bu içerik Devrim Karadağ tarafından yayına alınmıştır





    Source link

  • Şimdi o aldattı sevgilisi canlı canlı izledi- TREND

    Şimdi o aldattı sevgilisi canlı canlı izledi- TREND


    MYNET|DIŞ HABERLER ‘Temptation Island’ yarışması çiftlerin ayrılmak ya da onları aldatmaya ikna etmek amacıyla bekarlarla bir aray gelerek bir adada yaşadıkları reality şov. Programda çiftler birbirini aldatırsa ilişki yaşadığı partneri bunu canlı canlı izlemek zorunda. Yarışmanın sonunda ise çiftler geldikleri partnerleriyle ya da adada yeni tanıştıkları biriyle ayrılabilirler.

    BİRBİRLERİNİ SINAMAK İSTEDİLER

    34

    José Carlos Montoya ve kız arkadaşı Anita Williams programa katıldı. İkili birbirlerini test etmek ve sadakatlerini ölçmek istediklerini söyledi. Geçtiğimiz bölümde Montoya kız arkadaşı Anita’yı başka bir adamla izlemişti. Sevgilisinin ihaneti üzerine öfkelenen Montoya, dizlerinin üzerine çöküp bağırmış ve üzerindeki kıyafetleri parçalamıştı. Ardından ise sahil boyunca koşmuştu.

    AYNI ŞEYİ YAPTI

    122

    Montoya ihanetin sonrasında sevgilisi Anita’ya aynı şeyi yaptı. Montoya ile Gabriella adlı bir kızın yatakta yakınlaştığını görünce gözyaşlarına hakim olamadı. Sosyal medya kullanıcılarının büyük bir bölümü Montoya’yı destekledi. Sosyal medya kullanıcılarının büyük bölümü gönderiye, “Doğru Montoya. Bu bir geniş gönüş” yorumunu ekledi.





    Source link

  • Bingöl’de yolcu otobüsü devrildi! Ölü ve yaralılar var: Bingöl Valisi’nden açıklama

    Bingöl’de yolcu otobüsü devrildi! Ölü ve yaralılar var: Bingöl Valisi’nden açıklama


    Kaza, Bingöl-Diyarbakır karayolu Genç ilçesi çıkışı Doğanca köyü mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Şırnak’tan Erzurum’a gitmekte yolcu otobüsü, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu şarampole devrildi. Kazada 5 kişi hayatını kaybederken 38 kişi de yaralandı.

    AA-20250213-37046766-37046762-BINGOLDE_YOLCU_OTOBUSU_SARAMPOLE_DEVRILDI

    EKİPLER SEVK EDİLDİ

    Haber verilmesi üzerine olay yerine çok sayıda sağlık, polis, jandarma, AFAD ve UMKE ekipleri sevk edildi. Yaralılar, ambulanslar hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı.

    AA-20250213-37046766-37046764-BINGOLDE_YOLCU_OTOBUSU_SARAMPOLE_DEVRILDI

    BİNGÖL VALİSİ’NDEN AÇIKLAMA

    Bingöl Valisi Ahmet Hamdi Usta’da olay yerine giderek incelemelerde bulundu. Vali Ahmet Hamdi Usta, “Bugün Bingöl sınırları içerisinde kötü bir trafik kazasına şahit olduk. Şırnak’tan Erzurum’a giden bir otobüs saat 08.00 sularında Genç istikametine 8 kilometre kala keskin virajda direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu şarampole yuvarlandı. İlk belirlemelere göre otobüste 44 yolcu olduğunu değerlendiriyoruz. 41 yolcu, 2 şoför, 1 muavin var. Yaralılara hemen müdahale edildi. AFAD, jandarma, UMKE ve sağlık ekipleri olay yerine geldi. Yaralılarımız Genç ve Bingöl devlet hastanesine kaldırıldı. Şuanda tedavileri hastanelerde devam ediyor. Yine ilk belirlemelere göre maalesef 4 vatandaşımız hayatını kaybetti. Şuanda hayatını kaybedenlerin 3 tanesi otobüsün altında bir tanesi Genç Devlet Hastanesinde hayatını kaybetti. Yaralılardan 24 tanesi Genç Devlet Hastanemizde 8 tanesi Bingöl Devlet Hastanesinde tedavi altında. Çalışmalarımı devam ediyor” dedi.

    Kaynak: AA-İHA

    Bu içerik Recep Demircan tarafından yayına alınmıştır





    Source link

  • Fenerbahçe’nin golü, 19’luk yıldızın asistiyle geldi! Tribünlerden alkış yağmuru

    Fenerbahçe’nin golü, 19’luk yıldızın asistiyle geldi! Tribünlerden alkış yağmuru


    UEFA Avrupa Ligi son 16 play-off turu ilk maçında Anderlecht ile karşı karşıya geldi. Temsilcimiz rakibi karşısında mücadelenin henüz 11. dakikasında öne geçmeyi başardı.

    ASİST 19’LUK YUSUF’TAN

    yusuf-akcicek-fenerbahce-1727702681-149902

    Sarı-Lacivertliler’in golünü kaydeden isim Dusan Tadic olurken, bu golün asisti ise mücadeleye ilk 11’de başlayan genç yıldız Yusuf Akçiçek’ten geldi.

    KARİYERİNİN İLK ASİSTİ

    Screenshot_3

    Fenerbahçe‘nin Avrupa’da oynadığı son 2 mücadelede de 90 dakika sahada kalan 19 yaşındaki oyuncu yaptığı kafa vuruşunda Tadic’i golle buluştururken yaptığı bu asistle kariyerindeki ilk gol pasını da vermiş oldu.

    Canlı Skor





    Source link

  • 10 gün boyunca tek besini tereyağ oldu! 100 yemek kaşığı tereyağ yiyen adamın vücudundaki değişimler şaşırttı- TREND

    10 gün boyunca tek besini tereyağ oldu! 100 yemek kaşığı tereyağ yiyen adamın vücudundaki değişimler şaşırttı- TREND


    MYNET|DIŞ HABERLER Healthline’ın açıklamasına göre , günlük kalori alımının %5 ila %6’sının doymuş yağlardan gelmesi gerekiyor. Zira yapılan araştırmalar, yüksek doymuş yağ alımının bazı kalp hastalıkları ve felç risklerini artırdığını gösteriyor. Ayrıca kilo alımıyla da ilişkilendiriliyor ve insanların bunun yerine daha sağlıklı alternatifler olarak görülen tekli doymamış ve çoklu doymamış yağları daha fazla tüketmeleri teşvik ediliyor. Ancak Dr. Sten Ekberg konuyu daha derinlemesine incelemek ve kendi vücudunun daha fazla yağ , özellikle de tereyağı yemeye nasıl tepki verdiğini görmek istedi.

    10 GÜN BOYUNCA SADECE TEREYAĞ YEDİ

    kapka0

    Dr. Ekberg, 10 günlük bir süre zarfında tam 100 yemek kaşığı tereyağ yedi ve sonuçları çok şaşırtıcıydı. Dr. Ekberg, bu zaman dilimindeki beslenme düzenini parçalara ayırarak, yağların beslenme düzeninin yüzde 78’ini, proteinin yüzde 15’ini, karbonhidratların ise yüzde 7’sini oluşturduğunu söyledi. Aslında uzmanların uyardığının 8 katından daha fazla doğmuş yağ tüketiyordu.

    Dr. Ekberg’in trigliseritlerinin (kanınızda dolaşan ve yağ hücrelerinizde depolanan bir yağ türü) büyük ölçüde artacağını ve ayrıca insülin direncinin de artacağını öngörmüş olurdu. Beklendiği gibi, bu kadar yağ yemesi nedeniyle kilo alacağı da öngörülmüştü.

    EGSERSİZ BİLE YAPMADI

    Dr. Ekberg’in kilosu başlangıçta 85 kiloydu ve 10 gün sonra aynı kiloya geldi. Çalışma sırasında ‘çok fazla egzersiz yapmadığını’ ve yalnızca birkaç şınav çektiğini ve birkaç kez yürüyüşe çıktığını da sözlerine ekleyen Dr. Ekberg, glikoz değerinin 95’ten 84’e düştüğünü söyledi. Aynı zamanda insülini ise 3.5’ten 2.8’e düştü.

    Dr. Ekberg ayrıca, insanların beslenme düzenlerinde çok fazla tereyağı bulundurmalarını önermediğini, ancak bu kadar fazla doymuş yağ tüketmenin kendisi için öngördüğü sonucun gerçekleşmediğini kanıtlamak istediğini söyledi.





    Source link

  • İstanbul’da park yeri tartışmasında kan döküldü

    İstanbul’da park yeri tartışmasında kan döküldü


    İstanbul Bahçelievler Şirinevler Mahallesi Muhtarı İbrahim Güzel, aracıyla geldiği sokakta Şeref Yılmaz’ın dükkanının önündeki boş alana park etmek istedi.

    İkili arasında park sebebiyle çıkan tartışmada Şeref Yılmaz, yanındaki çakı ile İbrahim Güzel’e saldırdı.

    Çocuklarının yanında saldırıya uğrayan Güzel ise belindeki silahı çıkararak Şeref Yılmaz’ı yaraladı.

    MUHTAR TUTUKLANDI

    İhbar üzerine adrese polis ve acil sağlık ekipleri geldi.

    Bacağından ve omzundan yaralanan Şeref Yılmaz ambulansla hastaneye kaldırılırken, muhtar İbrahim Güzel polis tarafından gözaltına alındı.

    Emniyetteki işlemleri tamamlanan Güzel, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    13 GÜN SÜREN YAŞAM MÜCADELESİ SONUCU HAYATINI KAYBETTİ

    Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Şeref Yılmaz, yoğun bakımda tedavi altına alındı. Yılmaz, doktorların tüm müdahalelerine rağmen bugün öğle saatlerinde hayatını kaybetti.

    Yılmaz’ın cenazesi yarın Şirinevler Ulu Camiinde ikindi namazına müteakip kılınacak cenaze namazı sonrası defin edilecek.

    “BEN ULAŞTIĞIMDA KENDİNDEYDİ”

    Olayı gören sokak esnafı Semiha Dağyurdu, “Ben balkondaydım. O sırada bağırışmaları duydum. Şeref Bey’in, ‘Allah için git’ dediğini duyduk öncelikle. Arkasından kavga var, Şeref abi biriyle kavga ediyor diye indik aşağı. Ama inerken merdivenden silah sesleri duyduk. Binanın çıkışında da Şeref abi yerdeydi. İbrahim bey de hala silah elinde, ateş ediyordu. 8-9 el ateş etti galiba, çünkü yukarı, havaya doğru da ateş etti. Adam yerdeydi.

    Yetiştiğimizde etrafı kalabalıktı. Ben ulaştığımda kendindeydi. ‘Şeref abi kendinde misin?’ diye sorduğumda, ‘Evet’ diye cevap almıştım. Nereden yaralı olduğunu bilmediğim için, orada genç bir çocuk ilgileniyordu, bakıyordu vücuduna. Ayağından dedi çocuk hatta. ‘Oraya bir bağlayın’ dedim ambulans gelene kadar. Ayağını bağladılar. Sonra omzundaki yarayı gördük” dedi.



    Source link

  • Aşırı hava olayları son 30 yılda 800 bin can aldı – DW – 12.02.2025

    Aşırı hava olayları son 30 yılda 800 bin can aldı – DW – 12.02.2025


    Çevre örgütü Germanwatch, iklim değişikliği kaynaklı aşırı hava olaylarının son 30 yılda yol açtığı karanlık tabloya ilişkin verileri ortaya koydu. Örgütün Çarşamba günü Münih Güvenlik Konferansı çerçevesinde açıkladığı “İklim Risk Endeksi 2025″e göre, 1993-2022 yılları arasında iklim krizinin şiddetlendirdiği fırtına, sel ve sıcak hava dalgası gibi aşırı hava olayları nedeniyle dünya genelinde yaklaşık 800 bin kişi hayatını kaybetti. Örgütün raporuna göre, bu zaman diliminde kaydedilen 9 bin 400’den fazla aşırı hava olayı, enflasyon etkisinden arındırılmış yaklaşık 4.2 trilyon dolar tutarında doğrudan ekonomik zarara da neden oldu.

    Üç Avrupa ülkesi en çok etkilenen ülkeler arasında

    Karayipler’deki Dominik Cumhuriyeti’nin yanı sıra Çin ve Honduras, söz konusu zaman diliminde aşırı hava olaylarından en fazla etkilenen ülkeler oldu. Bu hava olaylarından son 30 yılda en çok etkilenen 10 ülke arasında Avrupa ülkeleri İtalya, Yunanistan ve İspanya da yer aldı. 2022’de en çok etkilenen 10 ülkeden yedisinin yüksek gelirli ülke grubuna ait olduğuna dikkat çekilen çalışmada, uzun vadede ise iklim değişikliğinin bu sonuçlarından en fazla etkilenen ülkelerin yeni gelişmekte ve sanayileşmekte olan ülkeler olduğu kaydedildi.

    Endeks’e göre, Almanya’da da çoğu sıcak hava dalgası kaynaklı olmak üzere 18 bin kişi hayatını kaybetti. Ülkede ekonomik zarar ise yaklaşık 125 milyar dolar olarak kaydedildi.

    Uluslararası Afet Veritabanı ve Uluslararası Para Fonu verilerine dayanan endekste tüm verilerin mevcut olduğu en son yılın 2022 olduğu belirtildi.

    KNA/SÖ,TY

    DW Türkçe’ye engelsiz nasıl erişebilirim?

     



    Source link

  • Rusya – Ukrayna: Trump ve Putin konuştu, savaşın kaderi değişiyor mu?

    Rusya – Ukrayna: Trump ve Putin konuştu, savaşın kaderi değişiyor mu?


    Trump ve Putin telefonda konuşurken görülüyor

    Kaynak, Getty Images

    ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le bir telefon görüşmesi yaptığını ve Ukrayna’da savaşı bitirmek için müzakerelerin “derhal başlayacağını” söyledi.

    “Uzun ve verimli” olarak nitelediği telefon konuşmasının ardından sahibi olduğu Truth Social platformundan bir açıklama yapan Trump, “Rusya/Ukrayna savaşında milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesini durdurmak istiyoruz” dedi ve ekledi:

    “Başkan Putin, seçim kampanyasındaki sloganım olan ‘ortak akıl’ ifadesini kullandı. İkimiz de buna güçlü bir şekilde inanıyoruz.

    “Birbirimizin ülkesini ziyaret etmek de dahil olmak üzere yakın bir şekilde çalışmaya karar verdik. Ekiplerimizi de derhal müzakerelere başlama konusunda görevlendirdik.

    “Buna şimdi Başkan Zelenskiy’i arayarak başlayacağım.”

    Putin, müzakerelere liderlik etmek üzere Dışişleri Bakanı Marco Rubio, CIA Direktörü John Ratcliffe, Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Waltz ve Ukrayna Özel Temsilcisi Steve Witkoff’u görevlendirdiğini de açıkladı.

    “O dönem başkan olsaydım hiç gerçekleşmemiş olan bu savaşta milyonlarca kişi hayatını kaybetti, bu sonlanmalı” diyen Trump, Putin’e de zaman ayırdığı ve çaba gösterdiği için teşekkür etti ve müzakerelerin başarıyla sonlanacağına inandığını da ekledi.

    ‘Birlikte çalışmanın vakti geldi’

    donald trump

    Kaynak, Getty Images

    Fotoğraf altı yazısı, Donald Trump

    ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, bugün Ukrayna’nın başkenti Kiev’de Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy ile görüşüyor.

    Zelenskiy, 14 Şubat Cuma günü başlayacak Münih Güvenlik Konferansı’nda bir anlaşmaya varılmasını umduğunu, konferansta ABD Başkan Yardımcısı JD Vance ile de görüşmeyi umduğunu söyledi.

    Putin’in sözcüsü Dimitri Peskov, “Putin, Trump’ın birlikte çalışma vaktinin geldiği görüşüne katılıyor” dedi.

    Kremlin’den yapılan açıklamada, telefon görüşmesinin 1,5 saat sürdüğü, Putin’in Trump’a bu çatışmanın nihai çözümünün barış müzakereleriyle gerçekleşebileceğini söylediği aktarıldı.

    Reuters’a göre bu görüşme, ABD ve Rusya liderlerinin Şubat 2022’den beri ilk teması oldu.

    Bu görüşmeden önce bir açıklama yapan ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Ukrayna’nın 2014 öncesi sınırlara dönmesinin gerçekçi gözükmediğini, ABD yönetiminin savaşı sonlandırmak için Ukrayna’yı NATO üyesi yapma seçeneğini düşünmediğini söylemişti.

    İki lider Ukrayna’nın yanı sıra Orta Doğu’daki gelişmeleri de ele aldı.

    Reuters’ın aktardığına göre Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock “Putin’in masaya gelmesinin zamanı çoktan gelmişti” dedi.

    Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski ise bu konuda bir açıklama yapmadan önce görüşmenin içeriğine dair daha fazla bilgi edinmesi gerektiğini söyledi.

    ‘NATO üyeliği gerçekçi değil’

    Washington’dan Başkan Donald Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüştüğüne ilişkin açıklamalar gelirken Brüksel’de de Ukrayna’daki savaş sonrasına yönelik önemli mesajlar verildi.

    Mesajları veren ise ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’ti.

    Hegseth, 13 Şubat’ta Brüksel’de yapılacak NATO Savunma Bakanları Toplantısı öncesinde, müttefik ülkeler ve ortaklarından olulşan 40’tan fazla ülkenin katılımıyla düzenlenen Ukrayna Savunma Temas Grubu’nda konuştu.

    Hegseth mesajlarını dört ana çizgide topladı. Bunlardan ilki Ukrayna’nın üzerinde ısrarla durduğu ve en önemli güvenlik garantisi olarak gördüğü NATO üyeliğiydi.

    Hegseth, ABD’nin, Ukrayna’nın NATO üyeliğini, müzakere edilmiş bir çözümden çıkacak gerçekçi bir sonuç olarak görmediğini net şekilde dile getirdi.

    Ukrayna’nın olası NATO üyeliği için İttifak içinde bir konsensüs yok. Çoğu ülke ilke olarak bu fikre destek verse de pratikte bunun hayata geçirilebileceğini düşünenlerin sayısı oldukça az.

    ABD’nin mesajları Kiev’in üyelik beklentisine şu ana kadar indirilmiş en önemli darbelerden biri niteliğinde.

     ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth

    Kaynak, Getty Images

    Fotoğraf altı yazısı, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Brüksel’de NATO’nun Ukrayna toplantısına katıldı.

    NATO içinde Ukrayna konusunda en yoğun şekilde verilen mesajlardan biri Kiev’in olası müzakere masasına eli kuvvetli oturması ve güçlü güvenlik garantilerinin devreye sokulması gerektiği.

    Hegseth de güçlü güvenlik garantilerinin gerekli olduğunda hemfikir ancak bu garantilerin Avrupalı ve Avrupalı olmayan birliklerle desteklenmesi gerektiği görüşünde.

    ABD Savunma Bakanı’nın bu yaklaşımı Ukrayna’da olası bir barış anlaşması olması durumunda Amerikan askerlerinin sahada olmayacağı şeklinde yorumlanıyor.

    Hegseth’in öne çıkardığı üçüncü nokta ise olası bir barış gücünün yapısıyla ilgili.

    ABD’li bakan, “Bu birlikler herhangi bir aşamada Ukrayna’ya barış gücü olarak konuşlandırılacaksa, NATO dışı bir misyonun parçası olarak konuşlandırılmalı ve 5. madde (kolektif savunma ilkesi) kapsamında yer almamalıdırlar” dedi.

    Hegseth’in açıklamalarında dikkat çeken dördüncü unsur ise son günlerde Ukrayna’dan gelen “toprak takası” konusunda oldu.

    Amerikalı bakan, Ukrayna’nın 2014 sınırları öncesine dönülmesi fikrinin gerçekçi olmadığını belirterek, “Bu hayali hedefin peşinden koşmak sadece savaşı uzatır ve daha fazla acıya sebep olur” diye konuştu.

    Rusya, 2014’te Kırım’ı işgal etmişti.



    Source link