Geçtiğimiz günlerde Londra’da çok önemli bir seri etkinlik düzenlendi. Bu etkinlikler Kıbrıs’ta barışın politikacılar tarafından değil, sanatçılar, akademisyenler ve barış aktivistleri tarafından sağlanabileceğini açıkça gösterdi.
22 Ocak tarihinde düzenlenen ilk etkinlik “Kıbrıs’ta Kayıplar İçin Hakikat Komisyonu: Mümkün mü, Uygulanabilir mi?” başlıklı panel tartışması King’s College’da gerçekleştirildi. Ana konuşmacılar olarak Kıbrıs Barış Kültürü Merkezi Kurucu Koordinatörü Dr. Meltem Onurkan Samani ile Truth Now’ın kurucu üyesi, tanınmış insan hakları avukatı Achilleas Demetriades yer aldı. 
Kıbrıs Barış Kültürü Merkezi (CPDC), Londra’da Truth Now ve Warwick Üniversitesi’nin Peace Return Projesi ile ortaklaşa düzenlenen ikinci etkinlik 23 Ocak tarihinde Kıbrıs Toplum Merkezinde (Cyprus House) düzenlendi ve “Mülkiyet Konularında Diaspora Perspektifleri” başlığını taşıdı.
22 ile 24 Ocak geceleri ise Kıbrıslı film yönetmenlerinin savaş karşıtı iki filmi sunuldu.  Cemal Yıldırım’ın Süt Babam ve Panicos Chrysanthou’nun Yeşil Hat’tın Hikayesi filmleri. 
Barış ve çözüm sözcükleri her zaman birlikte kullanılır ama birbirlerinden farklı kavramlardır. Çözüm, büyük güçlerin işine geldiği zaman çok kısa zamanda zoraki da olsa sağlanabilir. Savaş yaşamış ve çok uzun süre ayrı yaşayan toplumlar arasında barışı inşa etmek ise istek, cesaret ve özveri ister. Mevcut statükonun devamından nemalanan siyasetçiler ise barışı engellemede önemli rol oynarlar. 
Gerçek ve Uzlaşı Komisyonları ırkçı Apertheid rejiminden sonra Güney Afrika’da toplumlar arası barışı sağlamak için kullanılan bir yöntemdi. King’s College’deki ilk etkinlikteki panel tartışması bu anlamda çok önemlidir. Umarım yakın bir tarihte bu tür komisyonların uygulanması mümkün olabilir.     
Ünlü televizyon, film ve tiyatro Direktörü Michael Lessac, bir grup Güney Afrika’lı aktör ile ‘Gerçek ve Uzlaşı’ Komisyonlarının çalışmalarından esinlenerek bir seri tiyatro oyunu yönetmişti. Bu oyun Rwanda, Balkanlar, Kuzey İrlanda gibi uzun süre çatışma alanı olan ülkelerde ‘Çevirideki Gerçekler’ (Truth in Translation) başlığı ile sergilenmişti.
Ne mutlu bize ki küçücük adamızda da yeteneklerini barışa katkı için adamış değerli film ve tiyatro yönetmenlerimiz, yazarlarımız, şairlerimiz, her dalda sanatçılarımız vardır. 
Londra’da düzenlenen önemli etkinliklerden katılabildiğim tek etkinlik Cemal Yıldırım’ın Süt Babam belgesel filmi oldu. Londra Kıbrıs Türk Toplum Merkezi salonunu dolduran bizlere çok duygusal bir gece yaşattı film. Ne kadar da daha önce hakkında çok şeyler okumuşsam da ben de herkes gibi filmi izlerken gözyaşlarımı tutamadım. Savaşın korkunç pençesinde yaşarken dahi insanlıklarını unutmayan kahramanların öyküsü olan bu tür filmlere çok gereksinimimiz var.
Usta yönetmen Cemal Yıldırım’ı BRT’de yayınlanan belgeselleri ile tanıyorduk. Onun ve Süt Babam filminin kahramanı, değerli eşi Birgül Kılıç Yıldırım’ın aramızda bulunup sorularımıza, yorumlarımıza yanıt vermeleri etkinliğe katılanlar için büyük bir mutluluktu. 
Bebek Birgül’e tüm risklere rağmen Lefkoşa Rum kesiminden Nan Pelargon sütünü bulup sağlayan ve belki de bebeğin hayatını kurtaran Andreas Efstathiou ile Mehmet Hulusi Kılıç ve aileleri arasındaki yaşamları sonlanana kadar devam edecek dostluk umarım barış adına çok güzel bir örnek teşkil eder, etmeli. Ne mutlu bize ki bu güzel insanların örnekleri gibi daha birçok umut kaynağımız olan yaşanmış öykülerden örnekler bulunmaktadır. 
Süt Babam filmini Kıbrıslıtürkler ve Kıbrıslırumlar birlikte izledik. Ben katılamadım ama 24 Ocak tarihinde gösterilen Yeşil Hat’tın Hikayesi filmini de. Londra’da Nisan 2024 tarihinden beri Kıbrıs ile ilgili dört değerli film izlemenin mutluluğunu yaşadık. Panicos Chrysanthou’nun Niyazi Kızılyürek ile ortak yapımı olan Çiçekler ve Kurşunlar belgeseli, yukarıda bahsettiğim Süt Babam belgeseli, yine Panicos Chrysanthou’nun Yeşil Hat’tın Hikayesi ve genç yönetmen Ceyhun Sesigüzel’in Bölünmüş Ada belgeseli. Hepsi de ezber bozan, Kıbrıs sorununa insancıl açıdan bakan değerli filmler.
Kıbrıs’ta barış için uğraş veren tüm sanatçılarımıza, akademisyenlerimize, sivil toplum örgütlerimize, barış aktivistlerimize minnet borcumuz var. Kıbrıs’ta barış onların özverili çabaları sayesinde mümkün olacaktır. Siyasetçilere rağmen.